SEMAHA SIIR
TEB-DER
Tokat Ehli Beyt Derneği
Eğitim Yayınları
ŞİİR SERİSİ
HAZİRAN 2011
SERİ:906005201143
YAZAR: ERKAN YAZARGAN DAĞITIM: TEB-YAYIN DAĞITIM
KİTABIN ADI: SEMAHA ŞİİR (İKİNCİ KİTAP)
ADRESİ: TOKAT
SAYFA ADEDİ: 236
DAĞITIM ADEDİ: 250.000
SEMAHA ŞİİR (ikinci kitap)
İYİMSER UZUN YAŞAR “İyimserliğe”
Tomurcuktu kırmızıya yakın
Bu sabah açmış, güneş doğunca
Nasılda özenli ve narin
Balkonda saksıda çiçek.
Genç kızın gülümsemesi.
Akvaryumda yumurtalarını dökmeye
Hazırlanan turuncu balık
İki taneler yavaşça dolanıyorlar
Suyun içinde, bazen peş peşe
Bazen ayrı ayrı.
Sabah içime çektiğim hava
Ne kadar lezzetli.
Geçen hafta Pazar. Kahvaltıda
Taze alabalık.
Kumrular yine
Dişi olanı, çöp toplayan yuvası için
Yumurtlayacak belli
Sabahları ve akşamları her fırsatta
Eşi olan diğer kumruyla konuşmaları.
Komşunun çocukları
Karşı bakkala şeker almaya gelen
Saçı tepesinde toplanmış beyaz tokayla
Elli kuruşa, on şeker.
Pastaneden laf atan genç
O genci gülerek tersleyen diğer kız.
Kapısının önüne arabasını park eden
Adama içinden kızıp
Sessizce başını bir o yana
Bir bu yana sallayan yaşlı amca.
Yanımızdaki boş arsadan
Bizim balkona doğru uzanan
Üzüm asması.
Asmaya konan serçe
Çöpü deşeleyen kedi.
Açık yeşil salkım söğüt yine
Hafif rüzgarla sallanan yaprakları.
Diğer komşunun açık penceresinden
Gelen müziğin sesi.
Akşam olunca kızına
Telefon etmeyi düşünen ve
Bu hafta doğum gününü kutlamaya hazırlanan
Annesine istediği hediyeyi alan
Eşine sevdiği yemeği yapan
Yemek yaparken türkü mırıldanan
Torununu bekleyen pencereden.
Yaşam, ışık, aydınlık, güzel
Ümitten öte. Olan zaten
Usul akan. Akarken çakıllara çarpan
Derenin sesi.
İçinde böcek altı ayaklı
Kuma gömen kendini.
Hep ama hep böyle yaşamalı.
Düşünerek değil,
Duyarak, görerek
Bulur insan iyimserliği
21.04.2011
TOKAT
ASLA ANLAYAMAMAK “Kapalı Kapılara”
Gülbeyaz. Değilmemiş. Hem naz, hem niyaz.
Gelgelelim ötesine geçmeden.
İhanet zorunluluktan veya intikam
Biriken kin patlaması
Tüm sınırları dağıtan
Bilir misin haza alışkın et
Boşalmadan, becerilemeden
Tırmandıran düz duvara
Hoca kızı. Hayatı baskı, örtü, sınır dolu
Evde başka, dışarıda başka
Hangisine inanmalı. Ya kocası
Kısır adam, çocuk isteyen
Alıştıran kadını
Utanan veya korkan kendi varlığından
Yanmaktan, cezalandırılmaktan.
Açık olmalı, dolandırmamalı
Bir aile. Kadın hoca kızı, kocası hadım
Adam çocuk istiyor ama kendisini bilmiyor
Kadın başkasından çocuk yapıyor
Adam çocuk onun sanıyor.
On beş senedir evli
Yüzünü kapayan başka kadın
Gece yatarken utanarak hala
“Hadi yap!” Bitsin bir an önce.
Yaşamın tadı
Çıkar mı böyle
Hissedebilir mi?
İçindeki
İnsanı
İnsan yapanı.
Asla
28.05.2011
TOKAT
HAYAT ÇARPAR “Miras Kalan Zulme”
Doktor Alexis Carrel derki:
"Hayat, çoğu zaman suçluyu elinden kaçırır
Fakat suçlunun çocuklarını çarpar."
Filozof Carrel ahlakçı ve modernizme karşıdır
Bu sözü hakkında ciltler dolusu yazılabilir.
Nasıl bir mirastır çocuğu çarpan?
Adalete aykırı değil mi bu?
Dünün devşirmelerinin çocukları
Aynı dün gibi Bosna’da, örneğin
Kuyulara dolduruluyorsa İki Yüz Elli Bin.
Kuşatan Kürt aşiretlerinin çocukları
Bu gün köylerinde, yok ediliyorsa.
Kışkırtan Ermeni papazların çocukları
Sürgüne gönderilmişse
Bir milyondan çok helak olmuşsa.
Küfelilerin çocukları, O günden beri
Bu gün hala ve belki sonsuza değin
Kara yüzleriyle kalıp, doğrayacaksa birbirini.
Arabın bu günkü, hali ve dün
Haçlı Seferlerini yapanların çocukları
Yüz milyona yakın katletmişse yine birbirini
Kendi elleriyle.
İlahi adalet.
Zulmedenler demek ki fark etmediler
Kendilerinden sonra olacakları.
03.06.2011
TOKAT
LİYAKAT MADALYASI
Şam, saltanatın başkenti
Toplantı salonu oldukça büyük ve kalabalık
Muaviyeye liyakat madalyası takdim töreni.
İDÖ – İslam Düşmanları Örgütünce:
“Örgütümüzce her yıl verilen
Bu madalya, tüm dünyada
En çok çalışana, hak kazanana, hak edene verilen."
Aferin sana! Kibrit suyu döktün
Yani kuruttun ağacını, otunu.
Kerbelada kesildi ve gömüldü,
Kızgın çöl kumlarına,
Bir daha ne kök salar ne dal.
Yalan ve aldatma o günden sonra.
Onurlu veya onursuzca, taşıyabilirsin
Hatta torunlarına miras
Torunlarının da torunlarına.”
06.06.2011
TOKAT
BEREKETLİ TOPRAKLAR “Kafayı Yemişlere”
Taş eksen kök salar, dal verir bu topraklarda
O kadar bereketli, bir o kadar verimli!
İsa – Mesih örneğin, birkaç tanedir buralarda
Âlem birisine muhtaçken.
Mezarcı, Mehmet Ali Ağca
Biri yobazlıktan diğeri katillikten terfi etti
Mesihliğe.
Açıkça söylüyor, sırrını ifşa ediyor!
“Ben Mesih – İsa”
“Kulum İskender! Kahvaltıdan sonra, *sahte peygamberlerden biri
Genel Kurmay’a git, selam söyle.”
Vahiy geldi böylesine böylece.
Sen tanrıyla konuşunca
Fazla sorun olmaz ama
Tanrı seninle konuşmaya başlayınca
İşte o zaman durmalı biraz.
Mehdilerimizde boldur.
Sait Nursi, Erbakan, Adnan Hoca *Oktar- Harun Yahya
Kürt inatlı Sait Nursi öleceğini anlayınca
“Mehdi ben değilsem bile
Benim yazdırdığım kitaplarımdır.”
Diyecek, diyebilecek kadar muhteristir.
Davutoğlu, Erdoğan *Dış İşl. Bk. Ve Bş Bk. ))
Namlı, anlı, şanlı mehdiler.
Belasını bulmuş, perişan olmuş
Kavrulmakta İslam Âlemi
Yakan, tutuşturan
Yoksa bu Mesihler, mehdiler mi?
06.06.2011
TOKAT
ESARETE ÖZGÜRLÜK “Aslana”
Aslan avcısı tuzağını nasıl kurar
Tüfekle vurursa ölür
Derisi işe yarar
Güç göstermekse amaç
En güçlüleri alt etmek
Boyunduruk altına almak, dizginlemek
Orman içinde kafesler kurulu
Farkında değil, aslan kafesin
Önce korkutulup kaçırılmalı
O yöne doğru
Sonra inmeli kafesin kapısı
Esarete özgürlük isteyen özgürlükçülere
TOKAT
29.05.2011
BEKLENMEDEN GELEN “Hayallere”
Bahar, mevsimlerin en sevileni
Yeniden doğmak gibi yeşillik
Çiçek verir sonra meyveler
Yeni doğan kuzuların melemeleri
Arı vızıltıları ve daha neler.
Ölüm döşeğinde ihtiyar
Penceresinden göz gezdirir bahçeye
Her şey daha yeni oluyorken
Kuzular, meyveler, kuşlar ve torunlar
Bunca ömür tüketip, biriktirmişken
Borçları daha yeni bitirmişken
Torunları sevecekken daha yeni
Gelinler hizmet edecekken tam
Tadına bakacakken yiyeceklerin
Kokusunu çekecekken çiçeklerin
Hizmet edecekken oğulları, kızları
Ölmenin sırası mı?
07.06.2011
TOKAT
YÜRÜMESİNİ BİLMEK “Kaos ve Karmaşaya”
“Yol bir, sürek binbir.” der Hünkar.
Maraton koşucularından çok
Kısa mesafe koşucularını hatırlayın
Parkurları herkesin ayrı ayrıdır.
Hatta canlı yayınlarda olimpiyatlarda
Ülkesi ve ismi sayılır sırayla.
Bizde tam tersi
Karman çorman bir koşu
Birbirini çekip yere düşürende çok
Çelme atanda, komik
Yürümesini bile bilmiyoruz
Herkes birbirine omuz atıyor
Bazıları ise ters yöne koşuyor
Deli hastanesinde gibi kaos ve karmaşa
“Napolyon benim, sen değilsin. Döverim ha.”
Bilimin yasaları vardır.
Bilimsel çalışmanın yöntemleri
Sen, en baştan: “Allah böyle yapmış.” dersen
Bilim yolunda ilerleyemezsin.
Kendin beceremiyorsun madem
Laf atma, karalama bari çalışanı
Yerini bil, süreğini tanı
Yakma adamın canını
04.06.2011
TOKAT
PAŞA PAŞA “Omzu kalabalık amirlere”
Maçka yolları taşlı
Çetin Paşa bulaşık yıkıyormuş Silivride
Komedi mi, senaryoyu yazan kim?
Zeytinyağı, tereyağı, bal
Zinde kalmalı
Nöbet sırası şimdi sizde geldi
Al gülüm ver külah, sırmalı şapka
Kan kusturan fukara halka, halkın çocuğuna.
Memura bak memura!
Zavallı ama fedakâr, sevimli ve sevecen
Gönlü zengin halkın
Giyeceğinden, yiyeceğinden, lüksünden
Tırtıklanılarak çalınan, toplanan
Vergilerle yapılan okullarda okuyan
Memur efendiler
Halkın değerini bilseydi, hor görmeseydi
Sana okuldan başka, öğretmen veren
Cebine harçlık koyan, öğrenciyken
Oğlunu sana asker gönderen halkın
Horlanmayı hak etmiyordu.
Gece, gizli kalkıp birer birer gezseydin
Yoksulun elini öpseydin
Önlerinde saygıyla eğilseydin yeriydi
Ama sen
Süründürdün, çektirdin, burnundan getirdin
Ders olsun şimdikilere, sonrakilere
Sürünme sırası şimdi sende.
09.06.2011
TOKAT
TEMBEL AYDIN “ İğrenç içinde iğrence”
Mademki cahildir halkın
Mademki geri bırakılmış, eşekleştirilmiş
Demek ki sen farkındasın
O halde, kaldırsana bu karanlığı, aydınsın ya
Yobazdır madem yobazlar
Sen değilsin o halde, yardım etsene
Kurduğun, kurulan iç dünyandan bakıp
Nefret ediyorsun, kızıyorsun bazen
Bildiğine göre
Bildirmediğine göre
Sende en az onlar kadar iğrençsin.
08.06.2011
TOKAT
ORMANA DÖNÜŞ “Vahşet ve Cehalete”
Bağıran adam yine ve gürültü yaparak
Sınırlarını zorlayarak
İlgi çekmeye çalışırken üzerine
Ne istiyor yine, derdi ne?
Bitmez mi bunun istekleri
Bağırarak mı alacak istediklerini.
Ülkemde hala
“Kurtlar Vadisi” diye bir dizi
En çok izlenenlerden biri
Mafya olmaya özenen genç
Hürrem olmaya özenen kız
Yani adam öldürmeye, el koymaya
Hayret değil mi?
Katil olmak istiyorum, insanları öldürüp
Bırakmayı öldükleri yere
Üzerine benzin döküp yakmayı ve
Daha nice tuhaflıkları
Örnek alan genç adam
Kabadayı edasıyla dolaşan, konuşan
Kendini ne sanır acaba?
İçine giren nedir, içinden çıkan ne?
Kim yazıyor bu senaryoları
İzleniyor, para kazandırıyor, reklam alıyor diye
Yılan gözlü, çıyan bakışlı
Tetikçiler lazım mı?
Bozkurt belasını milletin başına bela eden
Tahta kafalı Türk olmayan Türkçüler
İnin artık sırtımdan
Çekin tırnaklarınızı derimden
Dişleriniz boynumu acıtıyor
Çöplüklerinize, çukurlarınıza, ormanlarınıza
Gerin dönün!
05.06.2011
TOKAT
KALICI SEVGİ “Adil Hükümdara”
Ali’nin Hükümeti
Medine’de mi nerde?
Yahudi bir kadının ayağında
Süsü, halhalı çalınır
Haber gelir, duyar Ali
Rengi değişir, düşecek gibi olur
Ve der ki:
“Ölürse Ali bu dertten ölür.”
Yani O’nun hükümetinde
Olması bu olayın
Onun için çok zordur.
Bu günlerde bile sorulur
“Neden bu kadar çok sevilir Ali?”
Hikmetini de sen bul!
06.06.2011
TOKAT
İKİ SÖZ
Bir söz: “Nasılsan öyle yönetilirsin.”
Bir söz daha: “Kabın kadar alırsın suyu deryadan.”
Şikayete hakkım var mı
Strese girmeye hatta depresyona
Ülkemizden hatta dünyadan
Komşulardan bile
Dert yanıp durmanın
Sıralamanın yanlışlıkları
Anlamı
Farkındasın
O halde
Farkında olmalısın
Şikayet çözüm değil, yapmalısın
Beğenmediğini değiştirmelisin
Değiştirebildiğin kadar
Kap konusuna gelince
Taşıyamayacağın, alamayacağın
Hem yüktür, hem zorluk
Kıymetli olanı topla
Gerisini boş ver.
09.06.2011
TOKAT
GICIK “Müezzine”
Ezan sesine gıcık olmaya başladım.
Hep aynı söz, hep aynı
Sonuna kadar açan sesi
Müezzine küfrediyorum.
09.06.2011
TOKAT
ALTIN, ELMAS VE AĞRI “Bana”
Sizin altın dediğiniz
Benim için taştır.
Ben deli miyim?
Sizin elmas dediğiniz
Benim için taştır. Ben deli miyim?
Üzerimdeki tişört biraderimin
Yazdığım defter kız kardeşimin
Kalem diğer kız kardeşimin
Şort kimin bilmiyorum, hatırlamıyorum.
Babamın evindeyim, şu an
Onun koltuğuna oturmuşum
Kucağımda iki yastık
Üzerlerine defteri koymuşum
Gözlüğüm sigortadan
On yıl oldu, belki fazla
Güneşte kararan camı
Sapı kırıldı kaç defa
Lehimlettim sonunda
Ayaklarım yalın, çoraplar sehpanın altında
Yatağım yarı toparlanmış
Terlikler balkona doğru
Çıkmışım demekki az önce balkona
Duvar saatinde yeğenimin resmi
Üzerinde yelkovan gezen
Sesini bazen duyduğum.
Koltuktan rahatsızım
Sırtımı ağrıtıyor
Ben deli miyim?
09.06.2011
TOKAT
SOFİA “Kadının ilahi kudretine”
Kadının yumurtladığını
Yumurtalarını da annesinden aldığını
Hep onları kullandığını
Gebelikten önce
Spermler akın edince, sadece birine
Yol verdiğini
Sonra içeriden sert bir duvar kurduğunu
Öğrenince
Hayretler içinde kalmıştım
Bir atımda yirmi beş milyon sperm
Ama sadece bir tane
Hayret değil mi?
Klitoris denen düğme
Uyarı düğmesi gibi uyaran
Bence ayrı bir mucize ve
On dakika daha geç boşalması
Çok kolay bir bilgi ama
Bilmeyene hayatı boyunca
Tatsız, tuzsuz bir yaşam
Bu gün söylemek istediğim
Kadının kendi kök hücresinden
Üreyebilmesi değil, erkeksiz
Bunu daha önce belirtmiştim
Asıl kelime “sofia”
Filo, bilmek olarak tanımlanır
Felsefe, filo ve sofia
“Sofia’yı bilmek” yani
Nedir peki bilinmesi bu kadar,
Değerli olan bilgi
Yine filozoflara göre
Sofia, tanrının dişil yönü.
09.06.2011
TOKAT
SEMAH FELSEFESİ “İlahi evrensel düzene”
Kadının esareti güvensizliğinden
Yani onun için en önemlisi güven.
Erkeğin esareti isteklerinin sonsuzluğundan
Yani doyumsuzluğundan.
İlahi düzene bakar mısın?
Semah dedik hani
Türkün mucizesi
Bilinen on bin yıllık töresi
Zıtlıkların bileşkesi, birleşmesi
Ama müthiş bir düzen içinde
Artılar, eksiler
Pozitifler, negatifler
Zıtların hepsi ama hepsi
Bir semah, bir döngü.
Yağmur yağar göl olur
Göl buharlaşır bulut
Bulut tekrar yağmura.
İnsan olur. Et yer, ot yer.
Ot da topraktan biter
Hepsini besleyen güneş ve
İnsan ölür yeniden
Toprak olur.
Bu felsefeyi taşıyan toplum
Belli ki daha
Pek çok
Sırlara hâkim.
07.06.2011
TOKAT
NUR İÇİNDE NUR “Yeniden inanmaya”
Kasketli köylü amca:
“Ay bizim için nurdu
Ona göre teneke çalar,
Ona göre ibadet ederdik.
Üstüne çıkmak ne mümkün
Aklımıza bile gelmezdi
Sonra çıktı adamlar
Hatta taş bile aldılar
İnancımız kalmadı.”
Şu gözünle gördüğün, tüm yıldızlar nerdeyse
Sadece bir tek galaksinin yıldızları
Güneş ise, bu galaksinin
Kıyısında bir yıldız.
Bizim galaksimiz gibi
Kaç tane daha var? Sorsam
Yüz
Elli
Milyar. Galaksi.
Aklın alıyor mu?
Peki evren içinde evrenleri
Sonsuz sayıda hatta.
Molla gazı değil bu
Bilimin hakikati.
Kasketli sevgili amca ve cocukları
Dönde yeniden inan
İçinde bul hikmeti.
07.06.2011
TOKAT
PİS BAKIŞ “Göz, kaş ve ışığa”
Pis pis bakıyor yine yobaz
Nefret ediyor benden belli
Eline geçsem her halde
Tekme tokat öldürür beni
Ne söyledim ki, ne yazdım ki
Bu kadar kızdırıyorum onu
Neyini aldım elinden
Titriyor için için derinden
Mideside bulanıyor benden
Pek haz ettiğim söylenemez
Benimde ondan
Anlaşıldı şimdi, pis bakış
Ters geliyoruz birbirimize
Farklıyız
Hiç olmazsa aynı değiliz
Bu fırtına, yangın, göngü
Bundan bence.
01.06.2011
TOKAT
VARLIK “Sürekli cevaplanan sorulara”
Varoluşsal sorunlar yaşıyor
Ben kimim
Burada ne işim var
Bu el benim elim mi
Neden böyleyim
Başkası değilde neden ben
Bu aile, bu çevre
Parmak izim
İçimdeki sızım
Gözyaşım
Şunun veya bunun gibi olsaydım
Şöyle veya böyle olsaydım
Ben
Bana
Benlik
Öncekiler ve sonra
Bu kadın, çocuk
Baş ağrım
Bu kelimeler
Harfler, cümleler, ses peki
Herkesin sesi
Ve daha neler, neler
İşte busun sen.
09.06.2011
TOKAT
SAİT NURSİ “Takipçilerine”
Ölmüşün ardından konuşulmaz da
Bir kelime ettik diye
Dinden çıkarmışlar kırolar bizi.
Bediüzzaman yani zamanın ışığı
Hür adam, cephelerin kahramanı
Cengavermiş, bilgeymiş
Öğrenci yetiştirmiş, kitap yazmış
Ömrünü islama adamış
Öyle diyor kırolar.
Biz ne dedik:
“Hem Ali, hem muaviye haklı o la maz.”
Hadi bu konu siyasi diyorsunuz
“Tasvir ve teşbih batıldır.
Bu inancımızın temelidir.”
Hangi ayet, hangi nas, hangi hadis
Ezan illaki Arapçadır diyor veya
Ezan imanın şartıdır diyor, nerede?
Uydurmuşlar bir düzen
Yalan, yanlış, sahte, kahpe
Cahilleri kandırmaktan başka
Yaptığınız fesat, fitne
Sızıntıcı kahpeler
Fetullahçı ajanlar
Taş kafalı kırolar
Hep onun öğrencileri değil mi?
Aldın mı cevabını şimdi
Halkını eşekleştiren nurcu!
03.06.2011
TOKAT
BEYAZ GİYMİŞ DENİZCİLER “Yalana”
Gemi, fırtına, uçsuz deniz
Titanikle ilk yolculuk, her şey lüks
Yolculuk, yolcular, kimi çulsuz
Sınıflar, kamaralar, çalışanlar
Buharlı veya yelkenli belki kürekli
Yeni veya eski model, antika
Bebekten yaşlıya
Hatta muhabbet kuşları kafeste
Çarpmak veya isyan içerde
Delik veya torpido düşmanca
“Gemi örneği hep verilen”
Hepimiz bir gemideyiz
Yolcu olma bakımından
Ortaklıklarımız var, memnun olmasakta.
Kaptanlık ayrı meslek
Pilot, şoför veya komutan
Lider veya astları, kurmayları
Yanındaki duvar bile senin
Kendiliğinden örülmedi
Düzen, intizam, plan, program
Yürüye giden
Örnek alınan başka yerlerden
Geminin deposundaki fareler
Yataklarındaki pireler
Tahta kuruları veya martılar
Sahile yaklaştıkça çoğalan
Acıkırsan, susarsan
Havan azalırsa konuşursan
Demir atmak kimin görevi
Beyaz giymiş denizciler.
07.06.2011
TOKAT
ÇAKIL TAŞLARI “Miras Yediye”
Köpük banyosu ergen kızların
Mavi, açık mavi bikini
Islak saç, parlak diş
Havuz kenarı kalabalık
Yüzü kızaran yaşlı adam
Kızların arasında şortlu
Barın kenarında buzlu viski
Su katılmamış içecekler
Kara dolmuş meyve suyu
Plajın açığından yukarıda
Taş örme yaya yolu
Gelip giden insanlar
Müzik sesi, aranjman
Sırtı yakan güneş, ayakta terlik
Doğudan göçüp gelen emekli
Sarışın, bol turist.
Tezkeresini yeni almış asker
Yorgun, uyumak isteyen
Denize mi girmeli, uyumalı mı?
Çakıl taşları
Askerlik bitti. Şimdi ne yapmalı?
Yeni bir hayat
Planlanamamış, çözülememiş
Hurda, kağıt, pet toplamak çöpten
Koltuk bekler veya müdür zaten
Babadan kalan miras nasıl yenilmeli?
08.06.2011
TOKAT
SONRADAN GÖREMEYEN “Değişime direnen sonradan görmeye”
Yemek yerken bile
Ağzının dışına taşıyor yiyecekler
Onu bile beceremiyor
Hem ses çıkarıyor
Özürlü değil bilindik cinsten
Onun özrü içinde
Kendini böyle kabul ettirmek istiyor
Değişemem” diyor
Hem hırsız, gözü doymak
Parasından başka bir şeyi yok
Elli kuruşun hesabını yapıyor
Aldıkları çul, çuval
Bitpazarından ayakkabı, cüzdan
Aslında adamın tarlaları var
Çalmış, çırpmış, toplamış
Yığmış, biriktirmiş
Yediği patates, soğan kavurması
Parasını alacağına canını al
Birisi hem aşağılık, kaba
Diğeri hem namussuz alçak
Konuşmaya gelince ağzı koksa da
Her şeyi bilen bir dahi sanki
Diyor ki:
“Üniversiteliye ne gerek var? Mecbur değil!
Sabancının, Koçun kaç diploması var?”
Kendi cehaletini onlarla örtmek istiyor
Ölene kadar belli ki
Çakılıp kalıyor, değişemiyor.
02.06.2011
TOKAT
JETON “Telaşlı dosta”
Köşeli midir nedir, düşmüyor bir türlü jeton?
Kutuda mı sorun var yoksa?
İp mi bağlı ucunda.
Maslahat diye bir uygulama
Tarih boyunca
“Yuvarlama” diyelim Türkçesine
Birike birike üst üste
Katmerleşen, duvarlaşan
Özünü gösteremez haliyle.
Kaç çeşittir program, düzeni kuran kim
Tahmin ediyorsun, ama ispatın yok.
Tırmandığın duvarlar dedenden miras
Hangi sınırın üzerinde
Neleri ayırır, korur, saklar
Entrika, komplo, tuzak
Anlaşılamayan
Maslahatsızlık maslahat
Ölçün olursa şifre gibi
Çözüverirsin çözülemezleri
Düşüverir jeton “alo”, kim o?
Evet, bağlantı kuruldu
Süresi kadar
Tamda bugün
Karışma!
Çeker onlar birbirini aşağı
Korkma!
14.06.2011
TOKAT
KAYIT “Sarhoş senlikçilere”
İslamcı Hükümet!
NATO üssü bugün Türkiye
Çılgın Ortadoğu Projeleri yürürlükte
Sınıra yığılmış, yığılmakta komşular
Diğer yurttaşlar kalkıştı, kalkışacak
Osmanlıcı sarhoşlar
Ateşe vermiş eskisi gibi
Önce Suriye sonra İran
Dünya liderleri birbirini kutlayan
Eşeğimin semeri
Palan koptu, kopacak
Pakistan, Afganistan, Libya, Yemen, Azerbaycan.
Tarihe not düşülsün
Asla kabul etmedik, etmeyeceğiz.
Bütün bu zulümlerde
Yok parmağımız, bu işlerden uzağız
Feryadımız
O günden beri
Dünden beri
Yaklaşmadık, yaklaşmayacağız
Ne oy verdik, verdirdik
Ne caddelerde şenlik
Çimenliklerde piknik
Kutlamalar, tebrikler
Vermedik
Bu da kayda geçilsin.
14.06.2011
TOKAT
KERVAN “Yeni hükümete”
Uğursuzlar taifesi, kervan düzüyor
Ortadoğu’ya doğru.
Taş taş üstünde kalmamalı
Kadınlara tecavüz edilmeli
Yeni …istanlar kurulmalı
Mazlumun cesedi üzerine
Kız çocukları ağlamalı
Genç erkekler çıldırmalı, delirmeli
Diyanet İşleri Başkanı açıkladı:
“Cumhuriyet tarihi boyunca
Gidenlerden çok hacı gidecekmiş.”
Afyon verildi halka.
Silah tüccarları, yeni ürün bombalar
İnsansız savaş araçları
Biriktirmede zorbalar
Ortadoğu için hazırlanmış
Yeni entrikalar
Kan kokusu
Deprem yaratan
Özgürleştirilecek halklar öldürülerek
Hükümet üzerine düşeni yapacak
Mazlumun ahı?
Masa üstünde çılgın projeler
Hayvanat bahçesi bile var.
Kervan düzülüyor
Kana doğru.
14.06.2011
TOKAT
HAKİKAT “Ali’ye”
Kelin mehlemi mi? *Kelin mehlemi olsa
Mumun ışığı mı? *Mum kendini yakar
Ya fitile ne demeli *Yakan kendi fitilidir
Boydan boya
Dibine dek eriten
Sonuna dek yakan
Kanser peki
Vücudu saran
Kaç günlük ömrü kaldı
Köhne dünyanın!
Kurtçuktan kelebeğe
Kanatlandırıp uçan
Gözbebeği, yağ bezesi
Saçın önemi nedir bu kadar
Bir kökten üç tel, gür
Simsiyah dalgalı
Rüzgara salıver
Koy gitsin, yan gitsin
Sür gitsin
Sen ve ben derinden
Yazdım, okudun.
Ölümsüzlük olsun
Kalsın
Okunsun
“Davamız mahşere kalsın”
Pir Sultanım
Abdalım
Çömezin
Kul Himmet
Himmet pirim, Alim, Can’ım.
15.06.2011
TOKAT
İBADET “Haktan başkasına kul olmayana”
Kabulümdür hepsi;
Musa’nın gördüğü
Kendisini tepenin tepesinden
Yuvarlayarak aşağı bırakan,
İçinde bulduğu Hakka böyle
İbadet eden veya
Budist kulun altı aylık
Sürünerek bitirdiği hac yolculuğu,
Silindirleri çevirmesi,
Kendini sakınması, kötü bildiklerinden
Orucun her türlüsü,
Konuşmama, aç kalma, susuzluk
Yıkanmama veya etle sütü karıştırmaması,
Yine inancı uğruna
Secdeye kapansı, yüzünü yere sürmesi
Hıristiyan’ın her mezhebi
Her nasıl ibadet ediyorsa
Yahudi veya İslam hatta
Şintoist veya Hindu ruhlara da inanan
Değil mi ki eninde sonunda
Bir, biricik, bir tek, Hakka inanıyor
Duasını ederken gözünden bir damla yaş
Hüseyin acısına veya başka,
Semah dönenler
Sine dövenler, ateş etrafında veya
Kendi, Mecusi her ne ise
Hak içinse
Hepsi ama hepsi kabulümdür
Adalet olsun diye
16.06.2011
TOKAT
KERAMET “Fark edilemeyen mucizeye”
Yeni doğan veya ölüm döşeğinde
Son nefeslerini alıp veren insan
Seni böyle hareket ettiren
Düşündüren, güldüren
Hatta ağlatan
İçindeki ruhunu
En baştan sana üfleyen, kendi ruhundan
Her ne isen, nasılsan
Ayırmadan, kıskanmadan, torpilsiz
Eşit ve herkese tam
Öylece saydam
Güç veya kudret
İşte, böyle: Kutsalsın Kabe gibi
Ali’nin içinde doğduğu.
Haktan başkasını tanımamak
İşte bu
“Telepati” diyorlar şimdi
Anne şefkati
Duyumsama veya
Hissetme, algılama
Hepsi bir
Sende de var
Mustafa Kemal’in bahsettiği
Alnındaki ışık
Hissediyor musun?
Hisset!
Ve inan sende olduğu gibi
Her insan
Bu keramete sahip
17.06.2011
TOKAT
KORKU “ Ölüme”
“Saçımın telinden, tırnağımın ucuna kadar
Korkarım senden.” diyen inanmış
Korktuğundan mı, korkutmak için mi
Başkalarını söylemiştir?
İstediklerini yapmayanı
Yapmamakta direneni
Tam tersini yapanı hatta
Dizginlemek içindir korku.
Kabul ediyorum, insanın kimi
Çok kötü işler yapabilir
Korkutmakta o kötülüklerden biri mi?
En başlangıcında, özünde diyelim
Çekirdek gibi korkuların özü
Ölüm korkusu
Kaza, hastalık, savaş.
Korkmana gerek yok artık
Kaldırıyorum bence, senden
Kendimce içimden geldiğince
Hadi artık daha özgür
Akıllıca yaşa, kötülükte yapma
Tut kendini, beceremezsen uzak dur hiç olmazsa
Nasıl olsa öleceksin
Senden öncekiler gibi.
18.06.2011
TOKAT
BEYİN “Sistemlere”
Yüz milyar beyin hücresi
Galaksimizdeki yıldızlar kadar
Yirmi yaşına kadar tamamlayan
Gelişim sürecini
Kendi aralarında ağ kuran
Sinir sistemi
Bilgiler, ilgiler, uyarılar
Bilmeyene mucize, yaratılış
“Evren içinde insan
İnsan içinde evren”
Duymak dışarıdan gelen sesi
Kokusunu almak kokunun
Denge duygusu, ayakta kalma
Parmak uçlarında hissettiklerin
Sert, yumuşak, ıslak veya pürüzlü
Beyin dalgaları peki
Hepsinin tersine bu defa
İçeriden dışarıya doğru
Sinyaller göndermek
Bir çeşit konuşma ile
Ses dalgaları gibi
Ama kulağa değil
Yüreğe giden
Alnının ortasındaki beyaz tahta
Gösteri
Uçup gitmek, ayrılmak
Başka ama
Bilinmedik yerlere, sistemlere
19.06.2011
TOKAT
BİLİME KARŞI “Faust’a ve Goethe’ye”
Mikrop veya virüs
Nasıl vücudu zamanla
Kendi kanını kullanarak
Hırpalayıp önce ve sonra
Sonuna getirebilirse yaşamını
Toplum içindeki yobazda
Bilimin gerçeklerini maniple ederek
Şeytanla al gülüm, ver gülüm
“İnşallah, maşallah”
Bilgilenmesini engellemek için insanın
Çırpınıyor adeta hayret
Allah adına, peygamber adına
Çünkü
Yobazın can düşmanı bilim
Karanlığı yok eden ışık gibi.
“Engellenmeli bilim, engellenemiyorsa
Saptırılmalı, başka yönlere akmalı olduğunca”
Şeytan gibi yobaz ve yobazın adamları
Yolun ortasına oturur ve saptırır
Şaşırtır, aptallaştırır
İşte bu yüzden
Ortaktır yobazla şeytan.
20.06.2011
TOKAT
DİRİ GÖMÜLEN “Kıyamete”
Duydun mu, yine bir kız çocuğu?
Bu defa Pakistan, Veziristanda
Elleri kirli, yüzü soluk, zayıf, sekiz yaşında
Bir deri, bir kemik
Bakışları donuk. Ne yaşadı
O kadarcık yaşında?
Ailesinden aldılar önce – yoksuldular
Din kursu diye kandırdılar
Sonra beline bomba bağladılar, yelekli
Yolculuk var cennete doğru!
Polis noktasına gönderdiler
Attı yeleği çocuk
Koştu polise doğru
-Yalan mı, iftira mı?-
Nasıl duygular içindeyim
Umer’in zulmü devam ediyor hala
Musallat kız çocuğuna.
İki elimi soksam kendi kaburgalarıma
Kendi ellerimle kendi ciğerlerimi
Alsam, atsam dışarı
Dindirebilir miyim?
Susuzluğumu, söndürebilir miyim?
Ciğer yangınımı.
Lanet, evet
Lanet olsun sana, soyuna
Seni sevene, adını ağzına alana.
Tez gel kıyamet
Acele et!
21.06.2011
TOKAT
KADER “Sırası gelmişlere”
Istırap dağına kanca atarsan
Fırtınası fısıldar kulağına
Uzak diyarlardan, tarihlerden
Kimselerin giremediği yerlerden
Taşıyıp getirerek
Saklayıp, koruyarak
Titreten korkuları
Ürküten yoklukları
Yürek çırpınışları ve sıcak nefes
Ciğeri kavrulmuşların ve
Kendini bulursun kendi içinde.
Kancan çıktı, çıkacak
İpin titremede
İnmek mi kolay, çıkmak mı şimdi
Bırakıvermek mi yoksa fırtınaya
Yalnızsan eğer, yardımcın – öncün yoksa
Yoksa ardılın, peşinden gelen
Seni takip eden
Sende fısılda, sana fısıldayan
Fırtınaya
Sana getirdiği gibi
Götürsün başkalarına
Çekinme ele vermez ve ihanet etmez
Tam istediğin gibi
Ve tam istediğine
İstediğin tarihte
Seni bulduğu gibi.
Kader mi bu
Belki öyle, belki değil
Tam da orada, o dağda, o fırtına
Tamda sana.
21.06.2011
TOKAT